25 Mayıs 2012 Cuma

HASANKEYF...

      Merhaba, gezi notlarımda en son Gap turu kapsamında gezdiğimiz Diyarbakır'ı anlatmıştım. Sıra geldi Hasankeyf'i benim gözümde anlatmaya. Hasankeyf benim çok merak ettiğim yerlerden biriydi.
    Biliyorsunuzdur ama ben bilmeyenler için anlatayım.  Hasankeyf Gap projesi kapsamında yapılacak olan Ilısu Barajı  yüzünden yaklaşık 3-4 sene sonra sular altında kalacak. Yani muhteşem güzellikteki bu tarihi ilçeyi  gören şanslı kişilerden biriyim. Maalesef  yıllar sonra bu güzellikleri bu tarihi kalıntıları göremeyeceğiz. Bence bu muhteşem güzellikteki tarihi dokuyu görmemiş olup görmek isteyenler gidip mutlaka görsünler. Geçen yıllarda Hasankeyf'e destek olmak için Sezen Aksu ve Tarkan buralara gelmiş konserler vermişler. Halkın seslerini geniş kitlelere duyurmalarına yardımcı olmuşlar. Ama maalesef  bütün verilen bu destekler yetkililerin geri adım atmalarını sağlayamamıştır.

                              Hasankeyf'e bu muhteşem tarihi dokusu olan, manzara eşliğinde giriyoruz.


Biraz Hasankeyf'in tarihinden ve konumundan bahsetmek isterim. Hasankeyf insanlık tarihinin en eski yerleşim yerlerinden biri olarak adlandırılan Mezopotamya bölgesinde yer alır.  Batman'a bağlı iki yakasını Dicle  nehrin ayırdığı tarihi bir ilçedir. Eski şehrin tarihi 10.000 yıl öncesine kadar gitmektedir. 1981 yılında doğal koruma alanı ilan edilmiştir. Kuzeyden güneye kıvrılıp giden Dicle nehri üzerinde yer alması ve o günlerde ticaretin önemli bir kısmının nehir yoluyla yapılması nedeniyle Hasankeyf  ticari ve ekonomik olarak da gelişti.1232 yılında Hasankeyf'i Artuklular'dan alan Eyyubiler  henüz bölgeye tam hakim olamadan Moğol istilasıyla  karşı karşıya kaldı. Birçok yerleşim yeri gibi burasıda ağır tahribatlar aldı.


Eyyubiler Moğol istilasını atlattıktan sonra 14.yüzyılın başlarında Hasankeyf'i yeniden inşa etmeye başladılar. Sonunda Osmanlıların gücüne direnemeyen Safeviler'in baskılarıyla iyice yıpranan Eyyubiler ,1515 yılında burayı Osmanlı İmparatorluğuna bıraktı.



İnsanların binlerce yıl önce bu mağaralar içinde yaşadığını hayal ettiğimde,buralar da yaşam nasıldı acaba demeden edemiyorum.Hele şimdi bu kültürel mirasın sular altında kalacağını düşünmek içimi o kadar acıtıyor ki bu duyguyu size anlatamam:((
Yavaş yavaş yukarıya çıkıyoruz.Muhteşem manzarayı yukarıdan görmek için sabırsızlanıyorum.
                                İnsanların binlerce yıl önce yaşadığı mağaralardan birinin içi..
Sonunda yukarıdayız.Birazdan sabırsızlandığım manzarayı göreceğim..

Evet...  sonunda hep televizyonda gördüğüm o muhteşem manzarayı şimdi kendi gözlerimle görüyorum. Ne mi  hissediyorum?Büyülenmiş bir biçimde manzaranın tadını çıkarıp kendi gözlerimle seyre dalıyorum.

                                              Buda akıp giden Dicle nehri'in yukarıdan görünüşü...
       Bunlarda Osmanlı zamanında yapılmış eserlerden geriye kalanlar.. Maalesef  tarihimize ve kültürel miraslarımıza hiç bir zaman gerekli değeri vermediğimizin kanıtı gibiler dimi?


      Burada fark ettiyseniz köprünün üstünden geçen onlarca koyun ve keçi sürüsüne tanıklık ediyoruz.

Herkes yavaş yavaş aşağıya  inmeye başladı, resimde de görüldüğü gibi ,ama ben inmek istemiyordum biraz daha kalmak istiyordum. Sanki biraz daha kalsam yetecekmiş gibi. Sonunda rehberimin de uyarısıyla yavaş yavaş aşağıya inmeye doğru yol alıyorum.. Manzaradan ayrılmanın verdiği buruklukla beraber...
                                                      Son bir kez dönüp arkama bakıyorum:(((
Bunlarda inerken çektiğim fotoğraflar...


Daha sonra Hasankeyf'den ayrılıp. Mardin'e doğru yol alıyoruz.
Devamı var:))))

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder