5 Haziran 2008 Perşembe

Karadeniz Turu 3. Gün Sinop - Samsun - Trabzon

Sinop Öğretmenevi'nde erken bir kahvaltıdan sonra, Tarihi Sinop Cezaevi'nin kapalı, Erfelek Şelaleleri'nin de sular altında olduğunu öğrenince rotamızı önce Akliman Koyu'na, oradan da Hamsilos'a çeviriyoruz.



Akliman Koyu Milli Parklar Genel Müdürlüğü bünyesinde. Kamp ve mesire yerleri de var.



Hamsilos yolunda gördüğümüz "En güzel temizlik kirletmemektir" tabelası çok hoşumuza gidiyor, fakat Hamsilos fiyordunda sinekten geçilmiyor..


ve Türkiye'nin en kuzey ucundayız.. 1863'te inşa edilen rota fenerine bir aile bekçilik ediyor.. İnceburun dönüşü Gerze üzerinden öğle yemeği molasını vereceğimiz Samsun'a yol alıyoruz. Yakakent'e 5 km. kala yol kenarında dikkatimizi çeken bir şey oluyor
ve mola verip manzaraya nazır kömür ateşinde pişen semaverde çay keyfi yapıyoruz. Burayı işleten aileden, kısa zaman içinde burada "dualarımızla" alabalık tesisi kurmayı planladıklarını öğreniyoruz.



Öğle yemeğini Mehmet Yaşin'in tavsiyesiyle Samsun - Oskar Lokantası'nda yiyor ve yine kendisinin tavsiyelerini tadıyoruz. Tertemiz, ferah ve çok güzel bir dekorasyonu var lokantanın.
Öğle yemeği saatini geçirdiğimiz için fazla çeşit bulamayacağımızı öğrenince biraz üzülsek de yöresel yemeklerde ısrar ediyoruz ve sofradan mutlu mesut kalkıyoruz..

Ankara tava Mehmet Yaşin'in tabiriyle "damak çatlatan cinsten" (kuzu eti)

Mantarlı Buğu Kebap (dana eti)

Koyun Yoğurdu - Koyun eti ve sütü kesinlikle ağzına koymadığı gibi eve de sokturmayan ben, bayıla bayıla yiyorum bu enfes yoğurdu Karadeniz'de.. İstanbul'da olsam asla denemeyeceğim bir başka lezzet..)

Ekmek Kadayıfı - ikram edilen bu nefis tatlıyı İstanbul'a dönünce yapmam gerektiğini hatırlıyorum..

Bu leziz menüden sonra akşam konaklayacağımız Trabzon'a doğru yol alıyoruz. Şehre oldukça geç vardığımızdan çok aramamıza rağmen yöresel yiyecek bulamıyoruz. Aceleyle karnımızı doyurup uykuya dalıyoruz, ertesi günün yolculuğumuzun en unutulmaz günlerinden biri olacağından habersiz..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder