3 Haziran 2008 Salı

Karadeniz Turu 2. Gün Amasra - Safranbolu - Sinop

İstanbul'da her sabah duymaktan yorulduğum alarm yerine kuş cıvıltılarıyla uyandığımdan mı, Abant'ta soluduğum temiz havadan mı, yoksa sadece tatilde olduğumdan mı bilmem saat 06:00'da açıyorum gözlerimi Amasra'da.. Her yer sessiz, deniz çarşaf gibi..



















Terasta deniz manzaralı bir kahvaltı eşliğinde, emeklilik günlerimizi Amasra'da geçirme planları yapıyoruz..




Oymacılıkla meşhur bu şirin kasabada "ağaçtan insan bile yapılıp canının verilmediğini" öğreniyor, gazetelikler, bastonlar, salata kaseleri ve envai çeşit hediyelik eşyayla dolu Çekiciler Çarşısı'nı geziyoruz.




Çarşı cıvıl cıvıl, insanlar güleryüzlü, etraf tertemiz..

Amasra'da bir çöp kutusu.. Hayret ediyoruz, tertemiz ve etrafında çöp yok!

Çarşıda zarif dekorasyonuyla dikkatimizi çeken bir cafe-fırın: Ata Fırın


Mola vermek ve manzaranın tadını çıkarmak için tepedeki Ağlayan Ağaç çay bahçesinde soluklanıyoruz. Çay da çok güzel, Emel Sayın eşliğinde manzara da.. Dileyen manzaranın tadını dürbünle çıkarabiliyor..


Amasra'dan ayrılmak zor da olsa programımız yoğun.. Öğlen Safranbolu'ya hareket ediyoruz.

Bartın yolu nefis manzarasıyla bizi mest ediyor, meğer ne çok hasretmişiz doğaya..

Unesco'nun Dünya Miras Şehri ilan ettiği Safranbolu küçük ve capcanlı.. Havuzlu Asmazlar Konağı ziyaretçilere kapalı olduğundan, gezimize Cinci Han Otel'den başlıyoruz.



Çarşıda dolaşıp Sanfranbolu'nun susamsız simidinden tadıyoruz. Nefis!



Elimizde simit, Hıdırlık Tepesi'nin yolunu tutuyoruz. Biraz zahmetli bir parkurdan sonra Safranbolu ve mahremiyetin önemini vurgulayan giyotin pencereli Safranbolu evleri ayaklarımızın altında..

Öğlen yemeği molasını Kazanocağı'nda veriyoruz ve Ata Bey'in güleryüzlü servisi ile çok lezzetli yöresel yemeklerin tadına bakıyoruz..













Ermeni'lerin sık yaptığı
peruhi, içine kıyma yerine süzme yoğurt koyulan bir çeşit mantı.

















Terayağlı uzun fasulye
- Antalya şeker fasulyesi, bol soğanla yapılmış, enfes..


















Etli yaprak dolması
- öyle ufak sarılmış ki, çok zahmetli olmalı..

















Cevizli keşli yayım
- erişteye bayıldık!


















Bağlar gazozu
- çok hoş bir sakız kokusu var. Kahvelerde çok içildiğini öğreniyoruz..














Sakızlı sütlaç
- bundan böyle sütlacı mutlaka sakızlı yapacağım!


Yemekten sonra İmren lokumlarının tadına bakıp Hükümet Konağı'nı geziyoruz..



Öğleden sonra Safranbolu'dan ayrılıyoruz ve Sinop'a hareket ediyoruz. Gece yolculuk yapmayı tercih etmediğimiz için tur boyunca hava karardığında varıyoruz bir sonraki şehre. Böylece hem akşam hem de gündüz görüyoruz gezdiğimiz yerleri. Sinop'ta Öğretmenevi'ne yerleşiyoruz.


ve sahile inip Saray Restaurant'ın yolunu tutuyoruz.















İskorpit (çarpan) balığı














ve
karışık salata ile Karadeniz'de ikinci günümüzü noktalıyoruz..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder